HAC İBADETİNİN BİREYSEL VE TOPLUMSAL FAYDALARI

Hac hem mal ile hem de bedenle yapılan bir ibadettir. Hacca gitmeye niyetlenen kimse her şeyden önce hac için gerekli olan parayı harcamayı göze alır. Parasını sırf Allah(c.c.) rızası için harcar. Böylece bencillik ve cimrilik yerine, fedakarlık duyguları gelişir.

Hac ibadeti yılın belirli bir döneminde yapılır. Bundan dolayı çeşitli ülkelerden gelen farklı ırk,cinsiyet, ve renkten insanlar aynı anda Mekke’de buluşurlar. Hep birlikte aynı amaç etrafında birleşir,kardeşçe ibadet ederler.

Hac esnasında ortak amaçla orada bulunmak, insanlar arasında sevgi, kardeşlik ve dayanışma duygularını daha da güçlendirir. Hac ibadetini yerine getiren farklı milletlere mensup insanlar, farklılıklar içinde bir arada yaşama tecrübesini yaşarlar.

Hac ibadeti için Mekke’de bulunan insanlar, ihram denilen ve sadece bez parçalarından oluşan kıyafetler giyerler. Onlar arasında hiçbir şekilde mevki-makam, amir-memur,zengin-fakir farkı görülmez. Bu durum insana, Allah(c.c.) karşısında insanların eşit olduğunu hatırlatır. İnsanlar, sahip oldukları şeylerin geçici olduğunun bilincine ulaşırlar. Sahip oldukları ayrıcalıklar yüzünden kendilerinin başkalarından üstün görmezler.

Hac özellikle uzaktan gelenler için bazı zorluklara ve sıkıntılara katlanmayı gerektirir. İnancı için zorluklara katlanan insanın,sabır ve tahammül gücü artar. Böylece kişi,sıkıntı içinde olanların durumlarını yaşayarak tecrübe eder. Başkalarına yardım etmenin ve yardımlaşmanın önemini kavrar.Zorluklar karşısında kızmamayı, öfkelenmemeyi öğrenir. Böylece onun iradesi daha güçlü hale gelir.

İhrama girince birtakım yasaklar başlar.İhramlı kimse, en küçük bir varlığa bile zarar verecek davranışlardan kaçınır. Böylece çevresindeki varlıklara karşı daha merhametli ve özenli olmayı öğrenir.
Hac ziyareti, İslam dinin ortaya çıktığı coğrafi bölgeye yapıldığı için bu yolculuğa çıkan Müslümanlarda adeta dinlerinin ilk kez kabul gördüğü yılları yaşadıkları duygusunu uyandırır. Hz.Muhammed’e(s.a.v.) ilk vahyin gelişi, insanları İslam’a davet edişi, ilk inananlar, onların çektikleri sıkıntılar mekanları ile birlikte hatırlanır. Bu atmosfer, Müslümanları manevi açıdan doruk noktalara taşır.’’